1 Şubat 2015 Pazar

Karar verdim.

   Karar verdim, yazacagim artik. Okumaniz ya da okumamaniz gerçekten umrumda değil. Yalanci hayatlarinizdan, yalanci olan sizlerden, samimiyetsiz gülümsemelerden, samimiyetsiz samimiyetlerden, temelsiz/dayanaksiz ama ölümüne savundugunuz yargilarinizdan, kendi içinizde kendinizle alip veremediklerinizi yani farkedebilecekken farketmekten koşar adim kaçtiginiz gerçekleri yadsiyarak surdugunuz yasantinizdan, ne istediginiz hakkinda ufacik bir fikriniz dahi yokken o kadar çok şeye ama o kadar çok şeye ağzinizin suyunu akitarak koşuşturmanizdan, daha fazla uzatmanin anlami yok sizden nefret ediyorum.
    Beni sevin, bana saygi duyun istemiyorum ya da sizin gözünüzde bir insanin tatmin olmak için (sizden, sanki bir bokmuşsunuz gibi sizden) ihtiyac duyacagini dusundugunuz herhangi bir beklentim yok. Artik yok. Dünya ne zaman bu hale geldi ya da lanet olsun ki hep mi böyleydi gerçekten bilmiyorum ama sevmedim ben dünyanin bu halini. Zengin olmak? Sikebilecegin kadar kadar kadini sikmek? Yatabilecegin kadar erkekle yatmak? Karşindaki insanin mutluluğu umrunda olmadiği halde sadece birilerini mutlu ederek kendini kendine "ben iyi bir insanim" diye sunmak? Ya gerçekten merak ediyorum hiç mi bakmiyorsunuz aynaya? Neden bakmiyorsunuz aynaya? Daha ne kadar hayattan tüm beklentiniz maddi kavramlar olacak? Ya da daha ne kadar hayattan tüm beklentiniz manevi kavramlar olacak? Neden ikisini bir arada beceremiyorsunuz? Neden bazen hata ediyor muyum demiyorsunuz? Hiç mi hissetmiyorsunuz bir şeylerin ters gittigini? Bir şeyler gerçekten saçma sapan bir hal aldigini? Hiç mi akliniza gelmiyor birilerini aldatirken birilerinin de sizi aldatiyor olabilecegi? Birileri de beni aldatiyor zaten diyerek yaptiginiz sacmaliklara devam etmenizin birbirinizi aldatmaniza neden oldugunu neden farketmiyorsunuz? Neden öğrenmiyorsunuz? Hayat lanet olsun ki çok kisa ve siz her yerdesiniz. Neden herkes siktir olup gitmek istiyor bu ülkeden? Neden sen de gitmek istiyorsun? Neden sadece gitmek istiyorsun da, gidemediginde bulundugun ortami kalmaya deger kilmaya cabalamak yerine digerlerinin gitmek istemesine neden oluyorsun? Ya çok mu zor? Yapamayacaginiz seyleri yapamayacaginizi kabullenmek çok mu zor? Her boku yapmak zorunda degilsiniz. Her boku bilmek zorunda degilsiniz, bilmediginizi bilmeniz kafi. Yeter ki bilmiyorum diyebilin, bakarsiniz bir gün bilmiyorum dediginiz seyleri sizde öğrenmiş olursunuz. Ama yapmayin artik. Bilmiyorken, düşünmüyorken, içinizde ufacik bir muhakeme bile yapmamisken kendinizden bu kadar emin durmayin, inanin ki anlaşiliyor. Sevmiyorsan sevmiyorum de, sikmek istiyorsan sikmek istiyorum de ama yalan soyleme, kandirma. Sahip olmak istiyorsan çabala, sahip olamiyorsan sahip olamadigini kabullen, itibarsizlastirma yapamadigin beceremedigin seyleri. Yapmak zorunda da degilsin ki? Sana ne?
      Birileri beni iyi sikmiş diye düşünüyorsun değil mi? Düşün. Ama bir farket, seni de sikiyorlar, Herkes birbirini sikmek için firsat kolluyor. Sikme kimseyi, birileri seni siktiginde ders çikar sadece baskalarini da ben sikecegim diye hirsini bileme, bir daha o şekilde sikilme yeter.
     Uyumam lazim. Sikik bir ülkenin (biliyorsun bu ülkeyi) sikik bir üniversitesinin (hani kapisi ünlü) sikik bir fakultesinin (hani kitaplari kalin olan, [kitaplarin içeriğini yağli göbekleri ile senin meclise gönderdigin orospu cocuklari belirliyor] ) sikik bir dersinin sinavina girmem lazim yarin.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Sen.

     Saçma sapan şeyler yapiyorum, bir şekilde tutunmaya çalişiyorum hayata. Boşluğa düştüğümü hissetmemek için oradan oraya koşturuyorum, yapmamam gereken şeyler yapiyorum, pek beceremiyorum gerçi ama deniyorum, durmadan deniyorum, çünkü durursam düşecegimi biliyorum ve tekrar ayağa kalkamayacagimi da biliyorum. Ve korkuyorum. O kocaman boşluğu farketmekten korkuyorum, inatla gözlerimi kaçiriyorum, orada oldugunu, var olduğunu biliyorum ama yüzleşemiyorum, o gücü bulamiyorum kendimde. Hani giderken tutmuştun ya beni, çok istedim siki siki tutmani, zorlasam da birakmamani, tamam belki inanamiyorum, inanmiyorum ama inanmak istiyorum demeni, bana zorla sarilmani, siki siki sarilmani, inan ki çok istedim, hiçbirşeyi istemediğim kadar çok istedim. Birakirsan duramayacaktim çünkü.  Yikildim sanirim ben o anda, iliklerimde hissettim bir şeylerin koptugunu, senden uzaklaştikca daha da çok aci verdi o kopan seyler ama duramadim ben, duramadim, duramadim, duramadim ve hala birşeyler kopuyor içimde. Ama yine de bir umudum var benim, çocukça inandigim ve siki siki sarildigim bir umut, sanki hiç bitmemiş, bitmeyecekmiş gibi hissediyorum ben, kendimi kandirdigimi biliyorum ama bir an bile bundan şüphe edersem nefes alamamaktan korkuyorum, çok korkuyorum, tüm dünya bana bittigini haykiriyor ama ben sadece gülümsüyorum, kabullenemiyorum, inanamiyorum, inanmak da istemiyorum, aklim almiyor, yapamiyorum. Ve bir de, sen yokken çok yalnizim ben E.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

gözlük takmak ve aşk.

Cok asırı bir bozukluk soz konusu olmasada yanımdaki insanların rahatlıkla okuyabildikleri yada gorebildikleri (yoldan gecen arabaların plakaları,tabelalarda ne yazdıgı,lise yıllarında tahtadaki yazılar.. diye uzar gider bu liste) cogu seyi ben ya okuyamam yada bulanık gordugum için varlıklarından bile haberdar olmam. ve gozleri bozuk olan cogu insan gibi benimde bir gozlugum var,ama sevmiyorum gozluk takmayı ve her gozluk taktıgımda dunyanın netlesmesi beni korkutuyor,gozluklerime alısmaktan ve daha sonrada gozluksuz kalmaktan korkuyorum. belkide bu yuzden gozluklerimi aldıgım gunden bu yana mutlaka takmam gereken anlar dısında hiç takmadım.dunyanın,gozluklerin bana gosterdigi net haline alısmamaya calıstım.. ve aşk,hiç asık olmamaya cabalıyordum. alısırsam ve bir gun biterse canım yanar.. o eski bulanık dunyam beni artık mutlu edemez derdim hep kendime. ama asık oldum. ve sanırım bitti. ve tahmin edebileceginiz uzere ben dunyaya gozluklerle bakmaya alısmıstım,artık hersey bulanık..